KADIN OLMANIN AĞIR YÜKÜ

Haber: İrem Öztürk

Kadın nedir? Kadınların ve erkeklerin bu soruya vereceği cevap birbirinden oldukça farklıdır. Peki ya şiddet nedir? Maalesef ki bu sorunun cevabı da herkes tarafından farklı şekilde verilir. Aslında bu sorunun tek bir cevabı vardır şiddet, şiddettir.  Kadına şiddet ise bana göre erkeklerin güç gösterisidir. Kadına şiddet, Türkiye ve dünyada her geçen gün giderek büyüyen bir problem haline geldi. Hemen hemen her gün gazetelerde, televizyonlarda ve internette “kadına şiddet” başlığı altında birçok haber yer alıyor. Kadına şiddet coğrafya, kültür, ırk fark etmeksizin devam ediyor, böyle giderse devam da edecek.
Son zamanlarda kadına şiddet öyle bir hal aldı ki, televizyonda görüp imrendiğimiz hayatlarda bile var olduğunu görür olduk. Geçtiğimiz günlerde gündemi sıkça meşgul eden Ahmet Kural ve Sıla olayı bunun en güzel örneklerinden. Para, şöhret gibi herkesin sahip olmak istediği şeylere sahip olan Ahmet Kural şiddete neden başvurdu? İşin kötü olan yanı, konu şiddet değilmiş gibi bu olay hakkında taraf olanlar ve bu kadar konuşulmasını gereksiz bulanlar oldu. Yazık…
Geçtiğimiz aylarda yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de son on yılda 2 bin 380 kadın şiddete uğradı ve ardından cinayete kurban gitti. Belki de bu rakam sadece bildiklerimiz. Yalnızca Türkiye değil, dünyanın birçok yerinde de durum aynı. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya çapındaki kadınların yüzde 35’i şiddete maruz kalıyor. Yapılan bir diğer araştırma ise kadınların yüzde 70’inin cinsel ya da fiziksel şiddete uğradığını ortaya koyuyor. Kadına şiddet uygulayanların ve kadın katillerinin yüzde 75’i koca – eski koca, sevgili – eski sevgili, yüzde 20’si ise erkek akraba. Ne yazık ki bu konu hakkında net bir veri bulunmuyor. Kesin bir veri bulunmasının nedeni ne olabilir, hiç düşündük mü?
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın yaptığı açıklamaya göre, AB’de her üç kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete uğrarken, her 20 kadından 1’i ise tecavüze uğruyor. Demem o ki her konuda bizden ileride olan Avrupa’da bile durum aynı. Kadınlar dünyanın hiçbir yerinde şiddetten kaçamıyor. Kadına yönelik şiddet yetmezmiş gibi bir de küçük yaşta ki kız çocukları da aynı şiddete maruz kalıyor. Geçtiğimiz yıl, 10 çocuk babası tarafından öldürülürken, 387 çocuk ise cinsel istismara uğradı.
Ataerkil toplumlarda kadınlar hep korunmaya muhtaç, bilinçsiz, güçsüz olarak görüldü. Erkek egemenliğinin altında ezildiler. Zaman geçti dünya değişti, kadın değişti. Aslında her zaman güçlü olan kadınlar daha da güçlendi, belki de bilinçlendi. Kadın güçlendikçe boyun eğmedi, hayır dedi. Sonrası ise bildiğimiz gibi “hayır”  kelimesini sevmeyen erkek iktidarı şiddette başvurdu. Namus-töre, boşanma isteği, kıskançlık krizi, aldatılma şüphesi, maddi sıkıntılar gibi birçok neden kadına şiddetin ve cinayetin bahanesi oldu.
NE YAPILDI?
Anayasa’da, İş Kanunu’nda, Medeni Kanunu’nda ve Türk Ceza Kanunu’nda eşitlikçi reformlar yapıldı. Bunun yanı sıra, Türkiye’de kadına şiddete yönelik birçok çalışmalar yürütüldü. Fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete uğrayan kadınlar için kadın konukevleri, şiddet önleme ve izleme merkezleri, alo 183 destek hattı kuruldu. Aslında bakılırsa, kadına şiddete yönelik mevcut yasalar yetersiz değil. Yasalar yeterli de cezalar yeterli mi? İşte o konu büyük bir sorun. Kadın şiddete uğruyor bir de gördüğü şiddet yüzünden hayata veda ediyor. Sorumlusu ise iyi hal indirimi alıyor.
Anayasanın 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasında; “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” diyor. Türk Ceza Kanunu’nun 82. Maddesine eklenen fıkrada ise “Kasten öldürme suçunun sırf kadın saiki ile işlenmesi halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suça karşı indirim halleri uygulanmaz” deniyor. Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bu fıkralara göre ülkemizde ne mi oldu? 2017 yılında 11 kadın korunma talebinde bulundu ve korunma talebinde bulunan kadınların hepsi cinayete kurban gitti. İşte bu ihmaldir. Bunun suçlusu devlet midir? Korunmak isteyen canları koruyamayan devleti görmezden gelmek ne kadar doğru? Ne dersek diyelim ihmaller artıyor, belki de artan ihmaller yüzünden şiddet durmandan devam ediyor.
Özetle;
Kadın susturuldu. Şiddete maruz kalan ve hayatını kaybeden kadınlar hep korkutuldu, yalnızlaştırıldı. Kadınların kimisi üçüncü sayfa haberlerine konu olurken, kimisinden haberdar bile olunmadı. Şu an bir yerlerde şiddet gören kadınlar susuyor, susturuluyor. Kadın olmak ağır bir yük taşımak gibidir.
Eş olursun, anne olursun, kardeş olursun, çocuk olursun yeri gelir hepsini aynı anda olursun. Aslında ağır bir sorumluluktur kadın olmak. Ne acıdır ki, kimisi daha gencecik yaşında, kimisi ise ardında bir çocuk bırakarak uğradığı şiddet yüzünden hayatını kaybetti.  Dünyada iyi şeyler giderek tükeniyor. İnsanın insana yaptığı bu acımasızlık gösteriyor ki dünyada insanlık giderek yok oluyor.

0 Yorumlar